Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
sistema modular
feather nest
(biriyle) gelmek
Geçmiş
Cümleler
"(biriyle) gelmek"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
Phrasals
1
Öbek Fiiller
(biriyle) gelmek
come with (someone)
f.
"(biriyle) gelmek"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 50 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
Phrasals
1
Öbek Fiiller
(biriyle başka biri) arasında gidip gelmek
fluctuate between (someone and someone else)
f.
The Europe that the Heads of State are building
fluctuates between
powerlessness and contempt.
Devlet Başkanlarının inşa etmekte olduğu Avrupa, güçsüzlük ve küçümseme
arasında gidip gelmektedir.
More Sentences
General
2
Genel
beraber gelmek (meraktan veya çıkar elde etme umuduyla biriyle)
tag along after
f.
3
Genel
beraber gelmek (meraktan veya çıkar elde etme umuduyla biriyle)
tag along with
f.
4
Genel
(biriyle) beklenmedik şekilde bir araya gelmek
rencounter
f.
Phrasals
5
Öbek Fiiller
biriyle karşı karşıya gelmek
face off
f.
6
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) yüz yüze gelmek
face up (to someone or something)
f.
7
Öbek Fiiller
denk gelmek (biriyle, birşeye)
coincide with
f.
8
Öbek Fiiller
(biriyle) beraber gelmek
come away [brit]
f.
9
Öbek Fiiller
(biriyle) birlikte gelmek
come away [brit]
f.
10
Öbek Fiiller
(biriyle) karşı karşıya gelmek
square up with (someone)
f.
11
Öbek Fiiller
tesadüfen (biriyle) yüz yüze/karşı karşıya gelmek
stumble into (someone)
f.
12
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) bir şey altında bir araya gelmek
unite into (someone or something)
f.
13
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) bir araya gelmek
partner up (with someone or something)
f.
14
Öbek Fiiller
(biriyle) denk gelmek
run into (someone)
f.
15
Öbek Fiiller
(biriyle başka biri) arasında gidip gelmek
alternate between (someone and someone else)
f.
16
Öbek Fiiller
biriyle başka biri arasında gidip gelmek
alternate between something and something else
f.
17
Öbek Fiiller
(biriyle başka biri) arasında gidip gelmek
alternate between (someone and someone else)
f.
18
Öbek Fiiller
biriyle başka biri arasında gidip gelmek
alternate between something and something else
f.
19
Öbek Fiiller
(biriyle başka birinin) arasında yer almak/gelmek
come between (someone and someone else)
f.
20
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) rast gelmek
come upon (someone or something)
f.
21
Öbek Fiiller
(biriyle) birlikte gelmek
come with (someone)
f.
22
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) yüz yüze gelmek
face with (someone or something)
f.
23
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) buluşmak/bir araya gelmek
get with (someone or something)
f.
24
Öbek Fiiller
(biriyle) tekrar bir araya gelmek
reunite with (someone)
f.
25
Öbek Fiiller
(biriyle) beraber gelmek/gitmek
tag along after (someone)
f.
26
Öbek Fiiller
(biriyle) beraber gelmek/gitmek
tag along behind (someone)
f.
27
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında gidip gelmek
waver between (someone or something) and (someone or something else)
f.
Colloquial
28
Konuşma Dili
biriyle bir araya gelmek
hook up with someone
f.
Idioms
29
Deyim
kendine nazaran çok güçlü olan biriyle karşı karşıya gelmek
catch a tartar
f.
30
Deyim
biriyle aynı seviyeye gelmek
be up with someone
f.
31
Deyim
biriyle gırtlak gırtlağa gelmek
fall out with someone over something
f.
32
Deyim
(biriyle) göz göze gelmek
have someone's eye
f.
33
Deyim
(biriyle) göz göze gelmek
get (one's) eye
f.
34
Deyim
(biriyle) göz göze gelmek
meet (one's) eye(s)
f.
35
Deyim
biriyle göz göze gelmek
meet someone's eyes
f.
36
Deyim
biriyle göz göze gelmek
meet someone's eye
f.
37
Deyim
biriyle göz göze gelmek
meet someone's gaze
f.
38
Deyim
(biriyle) karşı karşıya gelmek
try a fall with (someone)
f.
39
Deyim
(biriyle) göz göze gelmek
meet (one's) gaze
f.
40
Deyim
(biriyle) uzlaşmak için bir araya gelmek
closet (someone/oneself) with (someone)
f.
41
Deyim
(biriyle/bir şeyle) burun buruna gelmek
come face to face with (someone or something)
f.
42
Deyim
(biriyle/bir şeyle) karşı karşıya kalmak/gelmek
come face to face with (someone or something)
f.
43
Deyim
(biriyle/bir şeyle) yüz yüze gelmek
come face to face with (someone or something)
f.
44
Deyim
(biriyle/bir şeyle ilgili bir konuda) yumruk yumruğa gelmek
come to blows (over someone or something)
f.
45
Deyim
(biriyle/bir şeyle ilgili bir konuda) yumruk yumruğa gelmek
come to blows (about someone or something)
f.
46
Deyim
biriyle/bir şeyle burun buruna gelmek
come within an inch of someone or something
f.
47
Deyim
biriyle/bir şeyle burun buruna gelmek
come within a hair of someone or something
f.
48
Deyim
biriyle/bir şeyle burun buruna gelmek
come within a hair's breadth of someone or something
f.
49
Deyim
(biriyle) göz göze gelmek
have (one's) eye
f.
50
Deyim
(biriyle/birileriyle) bir araya gelmek
rub elbows with (someone)
f.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of (biriyle) gelmek
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy